BM GENEL SEKRETERİ GUTERRES’İN, 22 EYLÜL'DE BAŞLAYACAK BM 75. GENEL KURULU GÖRÜŞMELERİ ÖNCESİ DÜZENLEDİĞİ BASIN TOPLANTISINDA KKTC’DEKİ CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ SONRASINDA ‘5 KİLİT AKTÖRLE SİYASİ SÜRECİ BAŞLATMAYI PLANLADIĞINI AÇIKLAMASIYLA BAŞLAYAN TARTIŞMALARA CEVAP ANAVATAN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN GELDİ.
Anavatan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy KKTC basınına yaptığı açıklama ile federasyon görüşmelerine son noktayı koydu. Aksoy’un açıklamasına göre bundan sonra federasyonu dışlayan yeni bir sürece girildi.. Şimdi görev KKTC Hükümet’i ve Yüce Meclis’indir. KKTC hükümeti ve Meclisi de federasyona nihai noktayı koyacak kararları üretmelidir.
Sözcü AKSOY : “Bundan sonra bize göre federasyonla ilgili konuşacak hiçbir şey kalmamıştır…Bu durumda yeni bir müzakere süreci başlaması sözkonusu olduğu takdirde, her şeyden önce diğer seçeneklerin ele alınması icap eder’
ANAVATAN FEDERASYONA SON NOKTAYI KOYDU
“ADADAKİ GERÇEKLER VE EGEMEN EŞİTLİK TEMELİNDE BİR ÇÖZÜM KONUŞULMALI”
ANAVATAN DIŞİŞLERİ BAKANLIĞININ FEDERASYON GÖRÜŞMELERİNE NOKTA KOYAN BU TARİHİ AÇIKLAMASI KIBRIS SORUNUNDA YENİ BİR DÖNEMİN BAŞLANGICIDIR. BUNDAN SONRA GÖRÜŞÜLECEK OLAN FEDERASYON DEĞİL İKİ BAĞIMSIZ EGEMEN DEVLETE DAYALI BİR ANLAŞMADIR.TEŞEKKÜRLER ANAVATAN
SÖZCÜ AKSOY“Hem Sayın Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun dün akşam CNN Türk’te yaptığı açıklamalar, hem de sizin bugün sabahki açıklamanız Ada’da farklı tartışmalara yol açtı. Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki mesajlarını nasıl okumamız gerekiyor, açıklık getirir misiniz? sorusuna verdiği cevapta şunları söyledi:
“Malumunuz 2017 Crans Montana’da yapılan Kıbrıs Konferansı’nda tüm fırsatlar Kıbrıs Rum tarafınca tepilmişti. Biz de bundan sonra yeni bir müzakere sürecinde artık federasyon temelinde konuşmayacağımızı söylemiştik. Bunu hem biz, hem de Sayın Akıncı Konferans kapanmadan önce dile getirmiştik.
Şunu da herkes biliyor: Kıbrıs Konferansının başarısızlığa uğramasının sebebi Rum tarafının Türk tarafının eşitliğini tanımamasıdır. Refahı paylaşmak istememesidir. Doğalgaz konusunda olduğu gibi.50 yılı aşkın müzakere sürecinde, federal çözümle ilgili tüm ayrıntılar görüşüldü. Bundan sonra bize göre federasyonla ilgili konuşacak hiçbir şey kalmamıştır. Siyasi eşitliğin kabul edildiğine dair öne sürülen tüm unsurlar muğlaktır. İçi boştur.
Üstelik Crans Montana’dan bu yana geçen sürede Rum Yönetimi, doğal kaynakların paylaşımı konusunda da olumlu en ufak bir adım atmamıştır.
Bu durumda yeni bir müzakere süreci başlaması sözkonusu olduğu takdirde, her şeyden önce diğer seçeneklerin ele alınması icap eder. Bizim söylediğimiz de budur.
Artık Adadaki gerçekler ve egemen eşitlik temelinde bir çözümün konuşulmasının zamanın geldiğine inanıyoruz.”
(Anavatan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’un dün sabah yaptığı ilk açıklama sayfa xxx’te)
ARKADA DEVAM
ANAVATAN DIŞİŞLERİ FEDERASYON TARTIŞMALARINA SON NOKTAYI KOYDU
“ADADAKİ GERÇEKLER VE EGEMEN EŞİTLİK TEMELİNDE BİR ÇÖZÜM KONUŞULMALI”
17 Eylül 2020, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy'un, BM Genel Sekreteri Guterres'in Kıbrıs Meselesi Konusundaki Açıklaması Hakkındaki Soruya Cevabı
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Kıbrıs meselesinin çözümüyle ilgili olarak, KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında yapılacağını söylediği 5+BM toplantısı, bizim açımızdan Ada’da otomatik olarak yeni bir müzakere sürecinin başlaması veya 2017 Temmuz ayında Crans Montana'da sona eren Kıbrıs Konferansı'nın kaldığı yerden devam etmesi anlamına gelmemektedir.
Ada'daki iki taraf arasında çözüm için ortak bir zemin ve vizyon bulunmamaktadır.
Geçmişte tüm müzakere süreçleri, Kıbrıs Rum tarafının Ada’da bir ortaklığın gereği olan siyasi eşitliği kabul etmemesi ve siyasi eşitliğin somut bir şekilde içinin doldurulmaması nedeniyle başarısızlığa uğramıştır. Bunun altında da Kıbrıs Rum tarafının hem iktidarı hem doğal zenginlikleri Kıbrıs Türk tarafıyla eşit olarak paylaşmak istememesi yatmaktadır.
Bu gerçeğe rağmen Ada’da hala bir ortaklık kurulmak isteniyorsa, bunun temel koşulu olan siyasi eşitliğin, tüm unsurlarıyla birlikte içi dolu olarak Rum tarafınca önceden kabul edilmesi ve yeni bir müzakere sürecinin bunun üzerine inşa edilmesi gerekir.
Bu yapılamıyorsa o zaman iki tarafın egemen eşitlik temelinde, iki devletli çözüm üzerinde yeni bir müzakere sürecine girmeleri icap eder. Ülkemizin geçen yıl önerdiği gayrıresmi bir 5+BM toplantısı tertiplenmesi fikri bu hususların açıklığa kavuşturulmasına matuftur.
Aksi takdirde, Türkiye, evvelce de defaatle açıkladığımız üzere, müphem bir zeminde ve geçmişte başarısız olmuş yöntemlerle yeni bir müzakere sürecine girmeyecektir.