BM BARIŞ GÜCÜ'NÜN GÖREVİ BİZE SORULMADAN 1 YIL DAHA UZATILDI
BM BARIŞ GÜCÜ ARTIK KKTC'YE SOKULMAMALI, MARAŞ'TAN ÇIKARILMALI
SABAHATTİN İSMAİL
BM Barış Gücü’nün görev süresi, sadece Rum devletinin onayı ile 1 yıl daha uzatıldı.
KKTC'nin görüşü ve onayı yine alınmadı. Artık buna eylemli, fiili tepki gösterilmesi şart olmuştur..
DİB Tahsin Ertuğruloğlu 3 yıl önce yaptığı açıklamada BM'nin KKTC ile ayrı bir statü anlaşması yapması için 2 AYLIK SÜRE VERMİŞ ve bu sürenin sonunda anlaşma yapılmazsa BM Barış Gücü'nün artık KKTC 'ye sokulmayacağını açıklamıştı
Anavatan hükümeti BMGK ile kriz istemediği için 3 yıl geçti, hiçbirşey yapılmadı.
Sadece blöf yaptığımızı bildikleri için bizi ciddiye almadılar ve bu yıl da aynı kararı aldılar
KARARI TANIMAMAK BOŞ LAFTIR
CB Tatar ile, Türkiye ve KKTC Dışişleri Bakanlıkları BMGK'nin bu tutumunu önceki gün yaptıkları sert açıklamalarla yine kınadılar ve "KARARI TANIMADIKLARINI" vurguladılar
Hayata geçirilmeyen ve sadece tozlu arşivlerde kalan laf kalabalığına artık gerek yoktur. İcraat zamanıdır. Onların anladıkları tek dil budur
2003'E KADAR ONAYIMIZ ALINIYORDU
Emekli Büyükelçi Tugay Uluçevik, kendisinin görevde bulunduğu 2003 yılına kadar BM BARIŞ GÜCÜ’nün görev süresi uzatılırken, her defasında Türk tarafının onayının da alındığını belgelere dayalı olarak defalarca ortaya koymuştur..
Hatta bir defasında Türk tarafının istediği değişiklikler yapılmadığı için uzatmaya onay vermediğimizi belirterek, bu önemli olayı şöyle anlatmıştır:
“Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresi KKTC’nin rızası sorulmadan BM Güvenlik Konseyi tarafından uzatılmış. Türkiye ve KKTC bir protesto beyanı ile geçiştiriyorlar. Son yıllarda uzatmada bu hep böyle oluyor. UNFICYP’in göreve başladığı Mart 1964’den emekli olduğum 2003 yılına kadar görev süreleri Kıbrıs’la doğrudan ilgi taraflarla istişare edildikten, rapora dercedildikten, rızaları alındıktan sonra, Konsey’den karar çıkıyordu.
Bir keresinde, 1978 Haziran dönemi uzatmasında, ( o zaman BM Daimî Temsilciliğimizde Kıbrıs işleriyle görevli Müsteşardım) uzatma için Konsey’in alacağı kararın metnine itirazımız vardı. Karar çıkmazsa 15 Haziran 1978 gece yarısı UNFICYP’in görev süresi sona erecekti. Biz itirazımızda ısrarımızı sürdürdük. Gece yarısına bir kala BM’nin saatleri durduruldu. Bunu yaşadım. Sonunda kararı istediğimiz şekilde değiştirdiler. Saat gece yarısı olmadan karar alındı. Normal vakit ise sabah 05.24’dü.
Yani Görev süresini uzatmada Kıbrıs Türk makamlarının (bir zamanlar toplum, KTFD ve KKTC) ve/veya Türkiye’nin rızası istişare ile alınmazsa görev süresi uzatılamaz.
BM bu cesareti nereden buluyor ve biz neden sadece KKTC’nin ve Dışişleri Bakanlığımızın protesto açıklamasıyla yetiniyor ve durumu geçiştiriyoruz. Bu durum protesto ile geçiştirilemez. Muvazzaf memuriyetim boyunca Kıbrıs BM Barış Gücü'nün görev süresi KKTC (Kıbrıs Türk Tarafı) ve Türkiye dahil bütün ilgili taraflarla istişare edilerek, rızaları alınarak uzatılmıştır.
EYLEMLİ TEPKİ YOK
Emekli Büyükelçimiz Tugay Uluçevik’in bu vurgulamaları, artık “egemen eşitliğe dayalı eşit uluslar arası statüde iki devletli çözüm” savunulduğuna göre, bugün çok daha büyük önem kazanmaktadır…
Bu haklı tezimize uygun olarak BM, KKTC’nin (Kıbrıs Türk Tarafının) onayını almadığına ve sadece Rum Devletinin onayını aldığına göre, Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasına karşı olduğumuz önceden BM'ye deklere edilmeliydi. Aksi halde alacağımız önlemler bildirilmeliydi
Aynı şekilde Anavatan Türkiye de, her defasında süre uzatılmasına onay veren garantör ülke olarak, bu kez onay vermeyeceğini resmen bildirmeliydi…
Onayımız olmamasına karşın tek yanlı olarak Barış Gücü’nün görev süresi uzatılacaksa, o zaman BM Barış Gücü ile “Türk Toplumu” sıfatıyla artık işbirliği yapılmayacağı, BM Barış Gücü’nün resmi muhatabının KKTC Devleti ve KKTC Makamları olduğu, KKTC Devleti ve makamları muhatap alınmazsa, BM Barış Gücü askerlerinin KKTC sınırlarından içeriye sokulmayacağı kararlılıkla duyurulmalıydı..
Bunlar yapılmadı, bu kararlılık gösterilmedi…
FİİLİ TEPKİ ŞART
Ve şimdi, BM Barış Gücü, sadece Rum Devletinin onayı ile adada bulunuyor.
Bunun siyasi anlamı vardır.
O da BM’nin Kıbrıs Türk Halkını ve devletini yok saydığıdır. Rum tarafını adanın tek meşru devleti kabul ettiği ve bizi de bu devletin, muhatap alınmayan isyan etmiş, sorunlu vatandaşları gördüğüdür….
Bu rezilliktir, saygısızlıktır, Rum iddialarını desteklemektir, Rumlar lehine taraf olmaktır..
Çok önemli siyasi sonuçları olan bu saygısızlık sadece kınama mesajlarıyla geçiştirilemez..
Onurlu dik duruş sergilemeliyiz, onlara VAR OLDUĞUMUZU, EGEMEN OLDUĞUMUZU, DEVLET OLDUĞUMUZU eylemle göstermeliyiz…
YANITIMIZ NE OLMALI?
Bu saygısızlığa yanıt olarak şu adımlar atılmalıdır
1- KKTC'yi yok saydıklarına göre BM askerleri artık KKTC 'ye sokulmamalıdır
2- BMBG Komutanlığı ve siyasi misyon temsilcisi ile tüm diyalog sona erdirilmelidir
3- Gazimağusa'daki BM Barış Gücü kampı kapatılmalıdır
4- Maraş'taki BMBG gözlem noktaları kapatılmalı ve BMBG askerleri Maraş'tan çıkarılmalıdır
5- Rum yönetiminin BM Barış Gücü vasıtasıyla Karpaz Rumlarına gönderdiği yiyecek yardımlarının KKTC devleti eliyle gönderilmesi istenmelidir. BMBG devreden çıkarılmalıdır
6- BMBG misyon temsilcisi aracılığı ile FEDERAL ÇÖZÜME KATKI AMACIYLA yapılan tüm İKİ TOPLUMLU faaliyetlere son verilmeli ve Cumhurbaşkanlığı çatısı altında faaliyet gösteren İKİ TOPLUMLU KOMİTELER feshedilmelidir . İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜ SAVUNDUĞUMUZA GÖRE ARTIK BU ÇELİŞKİYE SON VERİLMELİDİR
7- BM Barış Gücü'nün Rum yönetiminin isteği doğrultusunda tamamlanmasını engellediği Pile yolu bitirilmeli ve köy Türklerinin kullanımına açılmalıdır
8- BM Barış Gücü’nün, 1974'teki ateşkes anlaşması çerçevesinde oluşturulan ARA BÖLGE'DEN çekilmesi istenmeli ve ara bölge Ordumuz kontrolüne alınmalıdır
MAAŞLARINI RUM-YUNAN ÖDÜYOR
Kıbrıs'ta 1974 Türk Barış Harekatından beridir 51 yıldır savaş yoktur. Barışı Türk askeri getirdi ve askerimiz koruyor. BM Barış Gücü'ne gerek yoktur.İki devlet kendi
arasındaki sorunları direk temasla çözmelidir.
BM Barış Gücü'nü isteyen bu amaçla parasını da ödeyen Rum-Yunan'dır
Çünkü onlara göre adada "Türk işgali" vardır.
BM BG onları güya "işgalciden" korumaktadır!
BM BG'nü adada tutmak bu Rum safsatasına/propagandasına destek olmaktır.
TC-KKTC cesur olmalı, BM BG'nü KKTC'ye sokmamalı, onurumuzu ve egemenliğimizi korumalıdır.
Biz Rum devletinin tebası değiliz. Kendi devletimiz var. Devletimizi muhatap almayıp sadece Rum devleti onayıyla KKTC topraklarında bulunamayacakları onlara gösterilmelidir
Bir yandan egemen eşitliğe dayalı eşit uluslararası statüde iki devletli çözüm talep etmek, diğer yandan ise BM Barış Gücü’nün sadece Rum devletinin onayı ile adada bulunmasına ve KKTC topraklarında görev yapmasına engel olmamak bizi gülünç ve gayrı ciddi duruma düşürmektedir…
Bizi ciddiye almıyorlarsa, takmıyorlarsa, nedeni bu gayrı ciddi tavırlardır…
Sadece konuştuğumuzdan hiçbir fiili tepki göstermeyeceğimizden emindirler
Onlara yanıldıklarını göstermeliyiz ki bizimle alay edemeyeceklerini, bizi ciddiye almaları gerektiğini anlasınlar!
Özümüz sözümüz bir olmalı…
Başka söyleyip başka yapılmamalı…
Dik durulmalı.
Rüzgara göre kamış gibi eğilip bükülmemeli, onuurumuz, şerefimiz, egemenliğimiz daha fazla çiğnetilmemeli...