ERTUĞRULOĞLU: “TÜRKİYE CİDDİ BİR DEVLETTİR.FEDERASYON DEFTERİNİ TAMAMEN KAPATMIŞTIR.


Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs Postası TV’de yayımlanan ve Gökhan Altıner’in hazırlayıp sunduğu “Sabah Postası” programına konuk oldu.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs sorununda kapsamlı bir çözüm öncesi temel sorunun salt bir Rum devleti olan Güney Kıbrıs’ın “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanınması olduğunu belirtti. Seçim arifesinde popülizm yapmayacağını vurgulayan Ertuğruloğlu, bu karar kaldırılmadan Rumların herhangi bir çözüm modelini kabul etmesinin mümkün olmayacağını ifade etti. Ertuğruloğlu bu kararın kaldırılması ve egemenlik için mücadele edileceğinin altını çizdi.

“FEDERASYON MÜMKÜN DEĞİL,EGEMEN EŞİT DEVLET POLİTİKASINDAN GERİ ADIM ATILMAZ”

“Federasyon olasılığı çoktan bitmiştir. Eğer herhangi bir olasılığı olsaydı, 60 yıllık müzakere sürecinde gerçekleşecekti. Sadece Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş Bey'in sürecinde değil; onun sonrasında gelen Sayın Talat, Sayın Akıncı dönemlerinde de federasyon görüşmeleri oldu. Rumlara olabildiğince yakındılar. Olmadı, niye? Çünkü olması mümkün değil… Birilerinin Kıbrıs Türk'üne ‘Biz kazanalım da federal ortaklığı gündeme getireceğiz. Türkiye Kıbrıs Türkünün iradesine saygı gösterir. Buna izin verir’ politikası yapılması yakışmıyor. Çünkü Türkiye ciddi bir devlettir. Bu karar alındıktan sonra Ankara'da, Egemen eşit devlet politikası,Eşit uluslararası statü politikası,bu varken hiçbir güç. Ankara'ya ‘Bundan geri adım atalım. Son bir defa daha deneyelim’ Rumlarla diyemez.”

ERTUĞRULOĞLU: “TÜRKİYE CİDDİ BİR DEVLETTİR.FEDERASYON DEFTERİNİ TAMAMEN KAPATMIŞTIR.EGEMEN EŞİTLİKTEN GERİ ADIM SÖZKONUSU DEĞİLDİR.”

“RUM, DÜNYA TARAFINDAN ‘KIBRIS CUMHURİYETİ’ DİYE KABUL GÖRDÜĞÜ SÜRECE EŞİTLİK TEMELİNDE ANLAŞMA OLMAZ”

Ertuğruloğlu,Güney Kıbrıs’ın “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanındığı sürece Rum tarafının hiçbir zaman çözüme yönelik bir yaklaşım geliştirmeyeceğini söyledi. Kıbrıslı Rumların, mevcut avantajlar varken egemenliği paylaşmak istemediğini ifade etti.Ertuğruloğlu şunları söyledi: “Federasyon unutmayın, Türkiye'nin, Türk tarafının teziydi. Ama Rum, Dünya tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul gördüğü sürece, Rum'un bizimle herhangi bir şey paylaşım olasılığı, ihtiyacı ortada yoktur, olmayacaktır da. Çünkü Dünya kendilerine istediklerini vermiştir. Salt bir Rum devleti, Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul görüyor. Ve Rum açısından da baktığınızda olaya, kendine eşit görmediği bir Kıbrıs Türkü var. Kendine göre Helen olan bir Kıbrıs adası var. Böyle bir ortamda Rum bizimle, niye eşitlik temelinde, bizim de tanınmışlığın avantajlarını kullanacağımız bir çözüme, evet desin. Söz konusu değil… Rum'un Kıbrıs Cumhuriyeti statüsünü bizim Rumlarla müzakere ederek ortadan kaldırıp Rum'u, haklısınız ey Türkler, ben kendi başıma Kıbrıs Cumhuriyeti değilim, siz de gelin de ikimiz beraber Kıbrıs Cumhuriyeti olalım, bu noktaya getirmemiz mümkün mü? Mümkün değil”

"FEDERAL ORTAKLIK OLMAYACAĞINI BİLE BİLE HALKI YANLIŞ BİLGİLENDİREREK GERÇEK DIŞI FİKİRLERİN SAVUNULMASI, UMUT TÜCCARLIĞIDIR"

“Siyasi varoluş nedenleri, Federal Kıbrıs olan bir kesim var bu adada. Asla gerçekleşmeyecek olan bir konuya olabildiğince kendilerini kaptırmış bir kitle var. Ve Kıbrıs Türk halkına sanki federal ortaklık söz konusuymuş gibi, mümkünmüş gibi müzakere ederek bunu gerçekleştirebiliriz gibi bir mesaj vererek, aslında halkı yanlış bilgilendirerek, sağlıklı bilgi vermeden, gerçekler temelinde bilgi vermeden bir nevi umut tüccarlığı, tacirliği yapılıyor. Yani öyle bir anlayış var sanki, işte şimdi seçim var, seçimi kazanmak için her şey mübah. Dolayısıyla federal ortaklık diye bir ortaklık söz konusu olmamasına rağmen bunu varmış gibi göstererek, Kıbrıs Türkünün beklentilerine cevap verme adına, ama Kıbrıs Türkünü yanlış yönlendirerek, gerçekleşmeyecek bir beklenti peşinden gitmesini sağlayarak kendilerine oy alma adına bir senaryo oynanıyor.”

 

ARKADA DEVAM

DIŞİŞLERİ BAKANI ERTUĞRULOĞLU’NUN DEĞERLENDİRMELERİ

 

“Federasyon dediğiniz, bence federasyon diye yansıtılmaya çalışılan senaryo, federasyon falan değil, yok böyle bir olasılık. Yok böyle bir olasılık, bu yanlış bir algıdır. Federasyon olasılığı bu arada çoktan bitmiştir. Yani eğer herhangi bir olasılığı olsaydı, 60 yıllık müzakere sürecinde gerçekleşecekti. Sadece Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş Bey'in sürecinde değil, onun sonrasında gelen Sayın Talat, Sayın Akıncı dönemlerinde de federasyon görüşmeleri oldu. Rumlara olabildiğince yakın. Olmadı, niye? Çünkü olması mümkün değil. Federasyon unutmayın, Türkiye'nin, Türk tarafının teziydi. Ama Rum, Dünya tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul gördüğü sürece, Rum'un bizimle herhangi bir şey paylaşım olasılığı, ihtiyacı ortada yoktur, olmayacaktır da. Çünkü Dünya kendilerine istediklerini vermiştir. Salt bir Rum devleti, Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul görüyor. Ve Rum açısından da baktığınızda olaya, kendine eşit görmediği bir Kıbrıs Türkü var. Kendine göre Helen olan bir Kıbrıs adası var.Böyle bir ortamda Rum bizimle, niye eşitlik temelinde, bizim de tanınmışlığın avantajlarını kullanacağımız bir çözüme, evet desin. Söz konusu değil. Dolayısıyla yanlış bir algı olduğunu söylemek için bunu açtım. Yani bir tarafta devlet, diğer tarafta federasyon diye bir tablo yoktur bu seçimde. Federasyon diye gösterilen, çünkü siyasi varoluş nedenleri, federal Kıbrıs olan bir kesim var bu adada. Asla gerçekleşmeyecek olan bir konuya olabildiğince kendilerini kaptırmış bir kitle var. Ve Kıbrıs Türküne sanki federal ortaklık söz konusuymuş gibi, mümkünmüş gibi müzakere ederek bunu gerçekleştirebiliriz gibi bir mesaj vererek, aslında halkı yanlış bilgilendirerek, sağlıklı bilgi vermeden, gerçekler temelinde bilgi vermeden bir nevi umut tüccarlığı, tacirliği yapılıyor. Yani öyle bir anlayış var sanki, işte şimdi seçim var, seçimi kazanmak için her şey mübah. Dolayısıyla federal ortaklık diye bir ortaklık söz konusu olmamasına rağmen bu varmış gibi göstererek, Kıbrıs Türkünün beklentilerine cevap verme adına, ama Kıbrıs Türkünü yanlış yönlendirerek, gerçekleşmeyecek bir beklenti peşinden gitmesini sağlayarak kendilerine oy alma adına bir senaryo oynanıyor. Dolayısıyla seçim bir tarafta egemen eşit Kıbrıs Türk halkının devleti, diğer tarafta federasyon diye yansıtılan ama aslında salt bir Rum devletinin Kıbrıs Cumhuriyeti sıfatının altında eritilecek olan bir Türk toplumu seçeneği var. Çok önemli, çok tehlikeli. Çok büyük tehlike. Çünkü yıllardır Rum'un kapısında yalvara yakara, lütfen bizimle anlaş, lütfen bizimle çözüme git falan, bu politika bir yere varamaz.Yani bu bizim haysiyetimizle de örtüşmez, tarihi gerçeklerle de örtüşmez.Ben zaten yıllardan beridir şunu söylemeye çalışıyorum, sorunun tarifini yapalım, Kıbrıs sorunu. Nedir bu Kıbrıs sorunu?

 

Nedir bu Kıbrıs sorunu? Çok basite indirgeyerek konuşmamız lazım. Laf ebelliği yaparak, çok komplike senaryolar çizerek, Kıbrıs Türkünün ne düşüneceğini yanlış algılarla etkileyerek Kıbrıs konusunda konuşmak mümkün değildir. Haksızlıktır. Kıbrıs Türk halkına haksızlıktır. Sorunu çok basite indirgememiz lazım. Sorun, salt bir Rum devletinin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul görülmesidir. Sorun budur. Kıbrıs Türkünün yıllardır yaşadığı problemlerin temelinde yatan budur. Dolayısıyla çözümden bahseden, ‘Egemen eşitlik politikasını savunmak, çözümsüzlüğü savunmaktır’ diye ifadelerin aslında ne kadar yanlış ifadeler olduğunu söylemeye çalışıyorum. Çözümün ne olduğu, sorunun ne olduğunu iyi anlarsak, çözüm veya çözümsüzlüğün ne olduğu da kendiliğinden ortaya çıkar. Yani bu kelimeleri kullanırken çok dikkatli olmamız lazım. Nedir murad ettiğimiz? Sorun nedir? Salt bir Rum devletinin ortaklık devleti olan Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul görmesidir. Kıbrıs Türkünün dışlandığı bir şekilde.Bunu düzeltmek, yani çözüme, bu sorun buysa çözümü bunun ortadan kaldırılmasıdır. Bunun ortadan kaldırılması ise Rumla müzakere ederek olacak bir şey değildir. Kıbrıs Türk halkı yanlış yönlendirilmesin. Yani Rum'un Kıbrıs Cumhuriyeti statüsünü bizim Rumlarla müzakere ederek ortadan kaldırıp Rum'u, ‘haklısınız ey Türkler, ben kendi başıma Kıbrıs Cumhuriyeti değilim, siz de gelin de ikimiz beraber Kıbrıs Cumhuriyeti olalım’, bu noktaya getirmemiz mümkün mü? Mümkün değil

Peki ama bu senaryoyu Kıbrıs Türküne her gün ısıtıp ısıtıp veren bir şey var, siyaset var bu ülkede. Büyük bir haksızlıktır. Çünkü gerçekle alakası yoktur. Dolayısıyla sorun adada tek bir devlet vardır. Tek bir egemenlik vardır. Bunu çözmenin yolu adada iki devlet vardır. İki ayrı egemenlik vardır noktasını savunmaktır. Bunu Rum'la müzakere ederek gerçekleştirecek miyiz? Dünya bunun kararını versin. Yani Rum'a sen tek başına Kıbrıs Cumhuriyeti'sin politikasını güden dünya bunu yapmaya devam ettiği takdirde Rum bizimle iki egemen devlet anlaşmasını da yapmayacaktır. Gerçekler bunlardır. Ben sırf seçim var diye popülist söylem peşinde koşan birisi değilim. Hiçbir zaman popülist söylem sahibi olmadım. Gerçekleri konuşmamız lazım. Kıbrıs konusunda hakları ihlal edilen, statüsü ihlal edilen, egemenliği inkar edilen, statüsü inkar edilen Kıbrıs Türk halkıdır. Bunun çözümü Rum'un kapısında yalvarıp yakarma ve Rum benimle lütfen anlaş. Avrupa Birliği bize yardımcı ol. BM bize yardımcı ol da Rum'u ikna edelim ve bizimle anlaşma yapsın. Bu var mı? Böyle bir dünya var mı? Bu haksızlığı bize yaratan kimdir? BM Güvenlik Konseyi. 186 sayılı Güvenlik Konseyi kararıyla Rum Devleti'nin Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul görmesini sağlayan ve BM Genel Kurulu'nda Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir Rum Devleti'nin oturmasına izin veren kimdir? BM Güvenlik Konseyi. BM Güvenlik Konseyi'nin bu hatasından sonra 2004'e geldiğimizde Avrupa Birliği de bu salt Rum Devleti'ni sözde Kıbrıs Cumhuriyeti olarak Avrupa Birliği'ne üye yaptı. Şimdi bunlar dururken siz Kıbrıs Türklerine ‘biz müzakerelerle BM'nin yaptığı hatayı da düzeltme şansımız var. AB'nin yaptığı hatayı da düzeltme şansımız var.’ Politikası şey ederseniz, önüne sürerseniz Kıbrıs Türklerine ne kadar büyük bir haksızlık yaptığınızın lütfen farkına varın. Bir kere BM'nin bu hatasını düzeltme olasılığı bu 5 daimi üyenin Amerika, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya bunların herhangi birinin veto etmeyerek kararın 186 sayılı kararla yaptıkları hatayı düzeltme anlamında bir yeni karar çıkarması lazım. Bu ne kadar mümkündür? Pek mümkün görünmüyor değil mi? Çünkü en azından hepsi 4'ü evet dese biri veto edecek, o da geçmeyecek. Dolayısıyla Güvenlik Konseyinden bir şey beklemeyin. Avrupa Birliği karar mekanizmasında oy birliği şartı vardır. AB'nin yaptığı, Kıbrıs konusunda yaptığı hatanın düzeltilmesi için Rum'un buna onay vermesi lazım. Rum buna onay verir mi? Yunanistan izin verir mi? Mümkün değil. Dolayısıyla ne BM'den ne AB'den bir beklentiniz olmasın. ‘Müzakere edelim, konuşalım ve biz bu sorunu çözeceğiz’; yani hikaye bile değil. Hikaye bile değil. Çözülmez, mümkün değil. Adamlar istemiyor, bu kadar net. 

 

Siyasi eşitlik üzerinde duruluyor. Siyasi eşitliğimiz olmadan masaya oturmayacağız. Söylemleri de var. Güzel. 60 ortaklığı siyasi eşitlik değil miydi? Garanti edilmiş bir siyasi eşitlik. Bir gecede bitti. 63 Aralığında bir gecede altımızdan alındı gitti. Ve bugüne kadar bizim kurucu ortak, eşit kurucu ortak olduğumuz devletin bir Rum devletine dönüşmesi ve o Rum devletinin bir azınlığı olmamızı yaşıyoruz. Bundan ders çıkarmamız lazım. Demek ki sadece siyasi eşitlik garanti edilmiş olsaydı bile 60'taki gibi egemen eşitliğe dayandırılmıyorsa bir anlamı yoktur. Kıbrıs Türküne masal okumayalım. Egemen eşitliği bu kadar reddederek siyaset yapmanın anlamı nedir? Kıbrıs Türkünü sözde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir toplumu düzeyine indirgemekten başka bir şey değil. Yani adanın Kuzeyi de Avrupa Birliği toprağı olacak. Aslında güzel bir söylem. Bunu söyleyenler şu gerçeği ortaya koyuyor ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Avrupa Birliği toprağı değil. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Avrupa Birliği'nin üyesi bir devlet değil. Avrupa Birliği'ne üyelik müracaatı yapmış bir devlet de değil. Avrupa Birliği açısından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti diye bir devlet de yoktur. Ve olmaması da gerekir. O zaman bana Kuzey'in nasıl Avrupa Birliği olacağını birilerinin izah etmesi lazım. Bu devleti ortadan kaldırarak Avrupa Birliği üyesi olursun. Rumun mevcut üyeliği kapsamında. O demektir bu. Rumun mevcut üyeliği ki o hatadır. O kapsamda Kuzey'de AB toprağı olur demektir bu söylenen. Bu şimdi güzel bir şey mi yani? Halkın yanlış bilgilendirilerek, kandırılarak siyaset yapmanın yakışıksız bir şey olduğunu söylemeye çalışıyorum. Savunduğum görüşler doğrultusunda yapan da benim eleştirime muhatap olur. Savunduğum görüşlerin muhalifleri de yaparsa onlar da benim eleştirime muhalif olur. Ben siyasi, reel politik zeminde Kıbrıs konusunda ele almaktan yanayım, böyle alınması gerekiyor Kıbrıs konusunda. Hayal dünyası, hayal tacirliği yapma diye bir şeyim hiçbir zaman olmadı. Yapılıyor ama şu an. Yakıştırmıyorum. Hakikaten yakıştırmıyorum. Çünkü oy kazanma adına halka yapılan bir haksızlık diye yorumluyorum bunu. Çok dikkatli olmak lazım. Bunlar benim için temel konulardır. Biz Avrupa Birliği düşmanı falan da değiliz. Ama Avrupa Birliği'nin bize yaptığı yanlışları görmezden de gelemeyiz. Avrupa Birliği'nin bize yaptığı yanlışa teslim olmak bize yakışmaz. Avrupa Birliği yaptığı yanlışı düzeltmek mecburiyetindedir. Düzeltebilir mi? Hayır. Karar alma mekanizması oy birliği gerektirdiği sürece Avrupa Birliği istediği kadar düzeltmek istesin düzeltemez. Bizi üye devlet diye barındırdığı Rum devletinin bir toplumu olarak görüyor. Bu bizim için kabul mü? O zaman nedir yaptığımız? Yani bu devleti hazmetmemişseniz, bu devletin varlığını hazmetmemişseniz, bu devletin varlığını çözümsüzlük diye görüyorsanız ve çözüm olduğunda bu devlet ortadan kalkacak diye bir siyaset güdüyorsanız o zaman bu devletin makamlarına talip olmayacaksınız. İnsan yüceltmek istediği bir yapıya gider talip olur. Ortadan kaldırmak istediği bir yapıya niye gidersiniz? Bunu daha önce de kullandım. Ben bilinen bir Fener Bahçeliyim. Galatasaray Kulübü'nün yönetimine talip olsam... Olmaz! Galatasaray'ı çok sevdiğim için, ona hizmet etmek için talip değilim tabii. Niye olayım o zaman? Bu devletin makamlarına talipseniz, bu devleti hazmetmeniz lazım. Bu devletin varlığını çözümün ta kendisi olarak görmeniz lazım. Bu görülmüyor ama işte.Tam tersine ‘Egemen Eşit Devlet Savunma Politikası diyor, çözümsüzlüğün kendisidir’. Çözümsüzlük ne demektir? O yüzden bu kelimeleri kullanırken altlarını doldurmak lazım. Çözüm nedir? Çözümsüzlük nedir? Sorun nedir? Sorun Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir Rum Devleti'ne dönüşmesidir. Bunun bu şekilde kabul edilmesi lazım. Sorun budur. Çözüm, bunun ortadan kaldırılmasıdır. Çözümsüzlük, bunun devam ettirilmesidir. Yani Rum'un Kıbrıs Cumhuriyeti olarak kabul edilmesidir çözümsüzlük. Bunu da, ben az önce de söyledim, bunu düzeltmek de bizim Rumlarla yapacağımız müzakerelerle mümkün değil. Böyle bir olasılık yok. Olaydı, 60 yılda olurdu. Olsaydı çözüm Crans Montana'da olurdu. Olmadı. Ve o gün Sayın Akıncı dedi ki, bu bizim son şansımızdır. Biz ya bunu şimdi başarırız, başaramazsak bizden sonra başka şeyler konuşulacak. İşte başka şeyler konuşulmaya 2017 sonrası başladık. Federal ortaklık politikası bitmiştir. Bir kere daha açılmamak üzere. Bundan sonra artık egemen eşit iki devlet, eşit uluslararası statü. Bu defteri açtık. Bu deftere Rum sıcak bakmıyor. Ben de beklemiyordum bakmasını. Niye baksın ki dünya bana Kıbrıs Cumhuriyeti sensin derse, Kıbrıs Türküne ambargo uygulatabildiğim sürece, Türkiye'yi işgalci devlet diye suçladığım sürece ben niye bu politikaya sıcak bakayım? Bakmıyor. Bakmıyor diye, çözüm bizim egemen devlet politikasından vazgeçmemiz ve toplum düzeyinde bir gerçekleşmeyecek ortaklığın peşinde Rum'un kapısında yalvarıp yakarmak mı? Yakışmıyor. Kıbrıs Türkü'nün karakterine yakışmıyor. Verdiği mücadeleye yakışmıyor. Boşuna mı verdik bunca yıllık mücadeleyi?

Sayın Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan da defalarca kez federasyon defteri kapanmıştır dedi. Şimdi Türkiye'nin baş aktörü olduğu bir süreçte isteyen cumhurbaşkanı olsun KKTC'de kendi aklına buyruk hareket edemez. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan son 3 yıldır ve eminim bu sene yine BM Genel Kurulunda dünyaya çağrı yapacak. KKTC'yi tanıyın. Ticari, diplomatik, siyasi ilişkiler kurun. Haksızlık yapmayın falan falan diye konuşacak. Egemen eşitlikten bahsedecek. Federal ortaklık kapanmıştır diyecek. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan değil. Dışişleri Bakanı Hakan. Meclis Başkanı. Savunma Bakanı. Milli Güvenlik Kurulu kararı. Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı. Kıbrıs konusunda Egemen eşit devlet Eşit uluslararası statü. Hele hele bir kere daha açılmamak üzere federal ortaklık defteri kapanmıştır diyen bir ana vatan realitesi varken. Birilerinin Kıbrıs Türk'üne ‘Biz kazanalım da federal ortaklığı gündeme getireceğiz. Türkiye'de Kıbrıs Türk'ün iradesine saygı gösterir. Buna izin verir. Politikası yapmasını yakışmıyor. Çünkü Türkiye ciddi bir devlet. Bu karar alındıktan sonra Ankara'da. Egemen eşit devlet politikası. Eşit uluslararası statü politikası. Bu varken. Hiçbir güç. Ankara'ya ‘Bundan geri adım atalım. Son bir defa daha deneyelim bu Rumlarla diyemez. Bu İngiliz politikasıdır. Buradaki İngiliz Yüksek Komiserliği de bunun başını çeker. Çünkü Londra'dan aldığı talimat budur. Ve bunun sözcülüğünü yapan arkadaşlarımız var burada maalesef. ‘Son bir defa daha deneyelim bu Rum'u. Takvimlendirilmiş bir müzakere sürecine geçelim. Ve bu sürecin sonunda. Eğer dünyaya gösterebilirsek ki çözümü engelleyen Rum tarafıdır o zaman Kıbrıs Türküne uygulanan haksızlıklar ortadan kalkacak. Ve hakkımızı alacağız.’ Şimdi bu masal. Kim inanır buna ya? Bir kere kimden medet umuyor bunu söyleyen arkadaşlar? Yani eğer gösterirsek Rum'un uzlaşmaz olduğunu Amerika'ya, İngiltere'ye. Bilmezler sanki Rum'u bunca yıldır şımartan, Rum'u bunca yıldır ödüllendiren, Kıbrıs Türkünü bunca yıldır ezdiren bu ülkelerdir. Sanki bilmiyorlar bunu. Rum'un anlaşma istemediğini bilmiyorlar. Rum'un anlaşma istememesinin sorumlusunun kendileri olduğunu unutacaklar. Ve biz bunları ikna edeceğiz de bizim üzerimizdeki şeyi kaldıracaklar. Yani bunlar çocuk masalı bile değil. Ama bu politikaya sözde politika bile demek yakışmıyor bu senaryoya. İnanan ve bunu halkı Kıbrıs Türk'üne pompalayan kesimler var. Bu asla gerçekleşmeyecek. Yani bu takvimlendirilmiş müzakere süreci. O bir senelik mi? Bir sene, iki sene, üç sene. O süre hiçbir zaman bitmeyecek. Dolayısıyla ne olmuş olacak ama? Egemen eşit devlet politikasından bize geri adım attırmış olacaklar. Bütün maksat budur. Ve geri adım attırıldıktan sonra bir kere daha tekrar egemen devlet politikasına gelemezsiniz. Dolayısıyla çok kritiktir olay. Bu seçim o kadar önemlidir. Seçimdeki adayların isimleri hiç önemli değil. Vizyonları ve misyonları önemli. Egemen eşit devlet politikasından geri adım atmak demek intihardır. İntihardır. Çünkü onun sonucu seni Rum'un boyunduruğu altına sokacak bir yere gitmektir. Çünkü dünyanın Rum'u Kıbrıs Cumhuriyeti diye tanınma politikası ortadan kalkmayacaktır. Ey izleyiciler! Yani bunu iyi bilin. Dünyanın Rum'u Kıbrıs Cumhuriyeti diye tanınma politikası asla ortadan kalkmayacaktır. Dolayısıyla biz ya buna karşı mücadelemizi vereceğiz. İki devlet olarak bu adada mücadelemizi sürdüreceğiz. Ya da o Rum devletinin bir şekilde boyunduruğu altına girmeyi kabul edeceğiz. Başka çaresi yoktur bunun. Bir üçüncü seçenek yoktur. Kimse bir üçüncü seçenek varmış gibi Kıbrıs Türkünü aldatmaya çalışmasın. Yoktur bir üçüncü seçenek.”

 

 




  • RMMO KOMUTANI ZERVAKİS’İN KORONAVİRÜS TESTİ POZİTİF ÇIKTI ... +Detaylı Bilgi
  • LİMASOL’DA PROTESTO GÖSTERİLERİ ... +Detaylı Bilgi
  • NURİS: ANASTASİADİS’İN “KULLANIM KAYBI TAZMİNATI” VAADİ YERİNE GETİRİLEMEZ ... +Detaylı Bilgi
  • HER 10 RUM’DAN 6’SI GÜNEY KIBRIS’TAKİ DEVLETİN “YOLSUZLUK DEVLETİ” OLDUĞUNA İNANIYOR ... +Detaylı Bilgi
  • RUM SAVUNMA BAKANI’NDAN TÜRKİYE’YE ELEŞTİRİ ... +Detaylı Bilgi
  • ROLANDİS: “KAYBEDİLMİŞ FIRSATLAR, KAYBEDİLMİŞ VATANLARA GÖTÜRÜR” ... +Detaylı Bilgi
  • ŞİLLURİS: “KIBRIS SALDIRGAN VE YAYILMACI GÜÇLERE KARŞI KENDİNİ SAVUNMAYA HAZIRDIR” ... +Detaylı Bilgi
  • İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: GÜNEY KIBRIS’TA, DÜZENSİZ GÖÇMENLERE KÖTÜ MUAMELE YAPILIYOR ... +Detaylı Bilgi