3-4 Nisan tarihinde Özbekistan’ın Semerkand kentinde gerçekleşen 1.AB-Orta Asya zirvesi sonuç bilirisinde Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan,Kırgızistan ve Tacikistan’ın BMGK kararları doğrultusunda Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci olarak deklare etmeleri,KKTC’yi tanımayacakları hususunda Rumdan yana tavır takınmaları ve ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni’ adanın tek meşru idaresi olarak tanımalarının yankıları sürüyor.1. AB-Orta Asya Zirvesi sonrası açıklanan ortak bildirisinin 4. Maddesi isim vermeden Türkiye ve KKTC’yi hedef alırken dikkat çeken şu ifadelere yer verildi:“Aynı bağlamda, yukarıdaki ilkelere, özellikle tüm uluslararası ve bölgesel forumlar çerçevesinde tüm devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı göstermeyi ve bu ilkelere aykırı herhangi bir adım atmaktan kaçınmayı taahhüt ettik. Aynı ruhla, ilgili BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları 541 (1983) ve 550 (1984)'ye olan güçlü bağlılığımızı yeniden teyit ettik. Bölgesel işbirliği çerçevelerine katılımın, AB-Orta Asya ilişkilerinin geliştirilmesi için temel olmaya devam eden bu uluslararası ilkelere tam olarak saygı göstermesi gerektiğini vurguladık.” Türk devletleri Avrupa Birliği’nin ‘ahlaksız teklifini’ geri çevirmedi,ilk etapta 12 milyar avroluk katkıyı aldı!Türkiye ve KKTC karşıtı bir tutuma saplandı. Türkiye’nin kardeşliğe sığmayan bu duruma günlerdir tepkisiz kalmasıyla ilgili müthiş bir iddia ortaya atıldı…Avrupa’nın parası ve Orta Asya'nın siyasi desteğiyle "Orta Koridor" olarak adlandırılan Trans-Hazar Uluslararası Ulaşım Rotası’nın yeniden inşa edilmesi, Çin'i Türkiye ve Avrupa pazarlarına bağlayacak eski İpek Yolu'nungeliştirilmesiyle, Türkiye’nin ortaya çıkacak ticaret akışından ve bölgesel bağlantılardan otomatik olarak kazanç sağlayacağı ayrıca Türkiye-AB ilişkilerinin güçleneceği, bu kazan-kazan senaryosu nedeniyle de Türkiye’nin taktiksel bir manevra yaparak Kıbrıs meselesini şimdilik kenara koyduğu, zamana bıraktığı iddia edildi. İddia sahibi Türk dünyası uzmanı siyasi gözlemciler, TDT üyesi devletlerin Türkiye’ye bir meydan okuma olarak da algılanabilecek AB üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni(GKRY) tanıyan siyasi tercihlerini ekonomik nedenlere dayandırırken, AB’nin "Orta Koridor" olarak adlandırılan Trans-Hazar Uluslararası Ulaşım Rotası’nın, başka bir deyişle Türk dünyasını ve Çin'i Türkiye ve Avrupa pazarlarına bağlayacak eski İpek Yolu'nun iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için para musluklarını açmayı taahhüt ettiğini, Türkiye’nin de bu mega projeden faydalanacağı için Türk devletlerine tepki koymadığını, sessiz kaldığını belirttiler. Siyasi gözlemcilerin dikkate getirdikleri bir analize göre, Avrupa Birliği’nin Orta Koridor yatırımının Türkiye için de iyileştirmeler için finansmanın önünü açacağını, örneğin Avrupa Yatırım Bankası’nın, daha geniş koridor şemasının bir parçası olarak Türkiye'deki projeleri (gümrük modernizasyonu veya demir yolu iyileştirmeleri gibi) finanse etmeyi gündemine aldığı belirtildi. Aynı analizde,Türkiye’nin Transit Ücret Geliri, Liman ve Lojistik Hizmetleri Gelirlerini artıracağı, Orta Asya'ya daha kolay erişim ile de Türk ihracatçılarının o bölgedeki pazar paylarını, dolayısıyla da karlılıklarını önemli ölçüde artırabileceği vurgulandı.Kısaca belirtmem gerekirse söz konusu iddialara göre 1.AB-Orta Asya zirvesi mutabakatının Türkiye’yi ihya edeceğinden Türkiye’nin sessiz ve tepkisiz kaldığı, ‘Orta Koridor’ konusunun masada olmasına, ‘KKTC’nin tanınmasının’ ise buzdolabına!kaldırılmasına razı geldiği anlaşılmaktadır. Türkiye’yi töhmet altında bırakan bu çirkin iddiaya Türk makamlarının hemen cevap vermesi bu konunun başka bir yöne çekilmesini önlemek adına şarttır. Duyarlı birçok parti, sivil toplum kuruluşu, dernek ve vatandaşımız bu konuda tepkili iken gerek Türkiye ve gerekse KKTC yetkili makamlarının bu hususta suskunlukları sürmektedir. Milli konulara duyarlı Anavatan Türkiye’deki siyasi partilerden İyi Parti lideri Müsavat Dervişoğlu da bu önemli konuda sesini yükseltenlerden biri oldu. Dervişoğlu, geçtiğimiz hafta partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda dış politika konularına değinirken, Kıbrıs, Doğu Akdeniz ve bölgemizi ilgilendiren konularda değerlendirme yaptı, uyarılarda bulundu.Dervişoğlu,BOP'un tamamlanmasının son iki aşamasının Kıbrıs ve İran olduğunu, bu süreçle ilgili yanılmadıklarının göstergesinin ise Kıbrıs'ta son yaşananların olduğunu belirtti. Dervişoğlu, “Üç kardeş Türk devleti, Güney Kıbrıs'a büyükelçi atayarak Türkiye'nin en haklı davalarının başında gelen Kıbrıs davasında Kıbrıs Türklerini yalnız bıraktılar." ifadesinde bulundu.Türkiye'nin bölgede yalnızlaştırılmak istendiğini dile getiren Dervişoğlu "Türkiye, Doğu Akdeniz'deki etkisini kaybetme riskiyle karşı karşıya." değerlendirmesinde bulundu. Türk Devletleri Teşkilatı’na(TDT) üye kardeş bildiğimiz devletlerin GKRY’ni tanıyan ve KKTC’yi dışlayan siyasi tercihlerini kabullenmek oldukça zordur. Avrupa Birliği’nin yatırım havucunu tercih eden ülkelerin erken zamanda yanlıştan dönmeleri, Anavatan Türkiye’nin de bu doğrultuda gerekli adımları atması en büyük beklentimizdir.