Güney Kıbrıs’tan KKTC’ye izinsiz geçerek askeri bölgeyi ihlal eden, İskele’de tapu verilerini yasa dışı şekilde elde etmekle suçlanan ve casusluk faaliyeti içerisinde olduklarından şüphelenilen 5 Kıbrıslı Rum’un KKTC askeri mahkemesinde yargılanmaları GKRY’nin tepkisine neden oldu.
Rumlar KKTC’nin ‘kısasa kısas’ bir ‘korsanlık hareketi’ içerisinde olduğunu iddia edecek kadar ileri gittiler. GKRY Başkanı Nikos Hristodulidis, Rum Meclis Başkanı Annita Dimitriu,Rum Dış İşleri Bakanlığı ardı ardına yaptıkları açıklamalarla KKTC mahkemelerini yerden yere vurdular. Ardından adı açıklanmayan bir AB Komisyonu sözcüsü de bu kervana katıldı ve egemen devletimizin bağımsız mahkemelerine dil uzattı, ’kendi kendini ilan eden devleti ve sözde yargı sistemini tanımıyoruz’ diye haddini aşan bir üslupla karalamaya,itibarsızlaştırmaya kalkıştı.
Bağımsız mahkemelerimizi haksız hukuksuz yere hedef alan bu düşmanca saldırılara en doğru cevap yakın dönemde başta Avrupa İnsan hakları Mahkemesi(AİHM),İngiliz Mahkemeleri,ABD mahkemelerinin, KKTC’deki mahkemelerin hukuki, bağımsız ve tarafsız kabul edilmesi konusunda aldığı kararları yüzlerine vurmak olacaktır.
AİHM: “KKTC’deki mahkeme sistemi anayasal ve yasal dayanaklarla kurulmuştur”
Bu kararları paylaşarak uluslararası hukuk ve insan hakları ilkeleri doğrultusunda adil kararlar alan, özellikle mülkiyet haklarını koruyan-Taşınmaz Mal Komisyonu dahil- KKTC mahkemelerini karalamaya, itibarını zedelemeye yönelik faşizan saldırılara cevap veriyoruz:
1. AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ (AİHM) KARARLARI
Cyprus v. Turkey (Kıbrıs – Türkiye Davası, 2001, Esas)
• AİHM, “KKTC’de işleyen sivil mahkemelerin Anglo-Sakson hukuk geleneğine dayandığını” ve 1974’ten önce Kıbrıs Cumhuriyeti’nde işleyen mahkemelerden özde farklı olmadığını tespit etti.
• Bu karar, KKTC mahkemelerinin uluslararası hukuk çerçevesinde “hukuken kurulmuş” sayıldığını ortaya koyar.
Demopoulos ve Diğerleri v. Turkey (2010, Büyük Daire)
• AİHM, KKTC’de kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nu (TMK) etkili iç hukuk yolu olarak kabul etti.
• Bu, KKTC’deki bir yargı kurumunun AİHM tarafından uluslararası düzeyde meşru sayıldığı en güçlü örnektir.
2013 – AİHM (2 Temmuz 2013 Kararı)
• Mahkeme dedi ki:
“…Kuzey bölgesindeki rejimin tanınmamasına rağmen, fiilî tanıma pratik amaçlarla gerekli olabilir. Dolayısıyla ‘KKTC’ makamlarının medeni, idari veya cezai hukuk tedbirleri ve bunların uygulanması, Sözleşme bakımından iç hukukta yasal dayanağa sahiptir.”
2015 – AİHM (2 Eylül 2015 Kararı)
• AİHM, “KKTC’deki mahkeme sistemi anayasal ve yasal dayanaklarla kurulmuştur” dedi.
• Ayrıca “KKTC mahkemelerinin bağımsız olmadığı veya tarafsız olmadığı” iddiasını reddetti.
2024 – AİHM (Ukrayna v. Rusya, Kırım Davası)
• AİHM, Kırım, Abhazya ve Transdinyester davalarıyla kıyaslama yaptı.
• KKTC’deki mahkemelerin Anglo-Sakson hukuk sistemine dayandığını, yargı geleneğinin AİHM ile uyumlu olduğunu vurguladı.
• Buna karşılık, Abhazya ve Transdinyester’de böyle bir yargı geleneği bulunmadığını belirtti.
2. DİĞER ÜLKE MAHKEMELERİ
ABD Federal Mahkemesi (2014)
• KKTC’yi “Demokratik Cumhuriyet” olarak tanımladı.
9 Ekim 2014’te Amerika Birleşik Devletleri Federal Mahkemesi, “KKTC, başkan, başbakan, yasama organı ve yargısı olan demokratik bir cumhuriyet olarak görünmektedir… KKTC Washington’da dava edilemez” kararı vermiştir.
Rum başvurucu Toumazou, ABD Temyiz Mahkemesi’ne başvurdu. Ancak Temyiz Mahkemesi, 15 Ocak 2016’da Toumazou’nun başvurusunu reddetti,önceki karar onandı.
ABD Federal Mahkemesi KKTC’yi “Demokratik Cumhuriyet” olarak nitelendirdikten ve ABD Temyiz Mahkemesi bu kararı onadıktan sonra, ABD Dışişleri Bakanı KKTC’yi “Kıbrıslı Türkler tarafından idare edilen bölge” olarak tanımlamaya başlamıştır
Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi (2017)
• İngiliz hukukunda hükümetin KKTC’yi tanımaktan kaçınmak zorunda olmadığını açıkladı.
• Ayrıca Birleşmiş Milletler’in dahi KKTC kolluk kuvvetleriyle iş birliği yaptığını ve KKTC’deki hukuki düzenin uluslararası iş birliği açısından geçerli olduğunu ortaya koydu.
3 Şubat 2017’de Birleşik Krallık Yüksek Mahkemesi şu kararı vermiştir: “Birleşik Krallık hukukunda hükümetin KKTC’yi tanımaktan kaçınmak yönünde bir yükümlülüğü yoktur. Birleşmiş Milletler’in kendisi dahi Kuzey Kıbrıs’ın kolluk kuvvetleriyle çalışmakta ve adanın iki kesimi arasında iş birliğini kolaylaştırmaktadır.”
Ayrıca Birleşik Krallık polisinin ve hukuk kurumlarının Kuzey Kıbrıs’taki makamlarla iş birliğinin yasal olduğu da ortaya konmuştur.