Görev yaptığı Rum Ekolog Çevreciler Hareketi vasıtası ile, KKTC’de emlak işi yapan çoğu Türk 33 şirket hakkında topladığı verileri Rum Cumhurbaşkanı Hristodulides’e ve AB yetkililerine ulaştırdığının ortaya çıkmasının ardından, Kıbrıslılar Birliği Başkanı Oz Karahan dün yeni bir hadsizliğe daha imza attı.
Yeşiller Partisi lideri Stavros Papadouris’in mülkiyet konusuna ilişkin dün düzenlediği basın toplantısında katılarak konuşan kanı bozuk Oz Karahan, sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti'nin’ tutuklamalarının "geç ama çok geç olmadığını" söyledi .
TUTUKLAMALARI SAVUNAN KARAHAN, “TUTUKLAMALAR DEVAM ETMELİ” DİYE RUM YÖNETİMİNE AKIL VERDİ,KİN KUSTU…
POLİS VE İÇİŞLERİ BAKANLIĞI SESSİZ,TEPKİSİZ…BİR KEZ DAHA UYARIYORUZ;
BU HAİNİ SUSTURUN! ADALETE HESAP VERMESİNİ SAĞLAYIN…
Kuzeydeki eski Rum mülkleri üzerine 43 milyon avro değerinde gayrimenkul geliştirip satmakla suçlanan İsrailli emlak geliştiricisi Simon Mistriel Aykut'un tutuklanmasının "gasp konusunu tekrar gündeme getirdiğini" söyleyen haysiyet yoksunu Karahan, ancak " yeni dava açılmadığını ve prosedürlerin salyangoz hızıyla ilerlediğine " üzüldüğünü belirtti!
Hain Karahan konuşmasında “Bu arada bazı yerel ve yabancı çevreler, iyi bir iklim uğruna kovuşturmaların dondurulmasını öneriyor. Biz tam tersini destekliyoruz. Olumlu bir iklim ancak toprak müsadereleri ve bölünmeye dayalı herhangi bir çözüm lehine diğer eylemler durdurulursa var olabilir. Aksi takdirde, yeni gerçeklikler iki devletli çözümü güçlendirecektir” ifadesinde bulundu.
Kendini bilmez soysuz Karahan, ‘gaspçı’ olarak nitelediği eski Rum mallarına yatırım yapanların veya eski Rum mallarında oturanların, Güney’e geçmekten korktuklarını, korkmaları da gerektiğini belirterek 50 yıl önce göçe zorlanan Rumların şikayetçi olmaktan çekinmemelerini salık verdi.
KKTC’ye geçişinde muhakkak yakalanıp adalete hesap vermesi gereken soysuz manipülatör Karahan “Kıbrıslı Türkler, yerleşimciler aracılığıyla İslamcılığın ve sömürgeciliğin dayatılmasından bıktı. İşgal altındaki bölgelerdeki nüfusun sadece yüzde 10'u Kıbrıslı Türk ve bu nüfus, yerleşimcileri bunun için bir araç olarak kullanan Türkiye'nin sosyal, ekonomik ve kültürel baskısı altında” iddiasıyla KKTC vatandaşları arasına fitne ve düşmanlık tohumları ekmeye, halkı bölmeye ve kutuplaştırmaya yeltendi.