Anavatan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kapsamında Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Kıbrıs’ta federal çözümün mümkün olmadığına inanıyoruz. Çözüm istiyorsanız Kıbrıs Türkü'nün haklarını tescil ediniz” dedi.
ERDOĞAN: “KIBRIS'TA FEDERAL ÇÖZÜMÜN MÜMKÜN OLMADIĞINA İNANIYORUZ”
“KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'NİN TANINMASI VE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN HAYATA GEÇMESİNE YÖNELİK GAYRETLERİMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRÜYORUZ”
“TATAR'IN 2021 NİSAN AYINDA CENEVRE'DE YAPILAN TOPLANTIDA ORTAYA KOYDUĞU İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM VİZYONU ÇOK KIYMETLİDİR”
ARKADA DEVAM
Anavatan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kapsamında Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törende yaptığı konuşmada, "Kıbrıs’ta federal çözümün mümkün olmadığına inanıyoruz. Çözüm istiyorsanız Kıbrıs Türkü'nün haklarını tescil ediniz” dedi.
ERDOĞAN: “KIBRIS'TA FEDERAL ÇÖZÜMÜN MÜMKÜN OLMADIĞINA İNANIYORUZ”
“KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'NİN TANINMASI VE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN HAYATA GEÇMESİNE YÖNELİK GAYRETLERİMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRÜYORUZ”
“TATAR'IN 2021 NİSAN AYINDA CENEVRE'DE YAPILAN TOPLANTIDA ORTAYA KOYDUĞU İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM VİZYONU ÇOK KIYMETLİDİR”
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adanın gerçeklerini görmezden gelerek hiçbir yere varılamayacağını ifade ederek, “Kıbrıs'ta federal bir çözümün mümkün olmadığına inanıyoruz” dedi.
Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı'nın 50’nci yıl dönümünde, Dr. Küçük Bulvarı’nda düzenlenen 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenine katılarak, konuşma yaptı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması ve iki devletli çözümün hayata geçmesine yönelik gayretlerin kararlılıkla sürdürüldüğünü kaydetti.
“İktidar muhalefet ayrımı olmadan bugün burada bulunmamız Türkiye'nin ve Türk milletinin Kıbrıs davasına verdiği önemin göstergesidir” şeklinde konuşan Erdoğan konuşmasında uluslararası alanında etkin iç hukuk yolu olarak tanınmış olan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun, adada mülkiyet konusunda çözümün yegâne adresi olduğunu da vurguladı.
Erdoğan konuşmasında, Türkiye’de eğitim alacak KKTC vatandaşı öğrencilerin katkı payı ve öğrenim ücreti bakımından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerle aynı esaslara tabi olması yolunda karar alındığını da açıkladı.
“VATAN İÇİN, BAYRAK İÇİN, İSTİKLAL VE İSTİKBALİMİZ İÇİN TOPRAĞA DÜŞEN YİĞİTLERİN AZİZ RUHLARI ŞAD OLSUN”
Konuşmasına “Kıbrıs Türk halkının özgürlüğe kavuşmasını sağlayan Barış Harekatı'nın 50’nci yıl döneminde sizlerle beraber olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum” diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adanın dört bir yanındaki kardeşlerime şahsi selamlarımızla birlikte 85 milyonun selam ve sevgilerini özellikle iletmek istiyorum. Bizleri bağrınıza bastığınız, muhabbetle kucakladığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum” dedi.
Yurdu yaşatmak için can veren kahraman şehitleri rahmetle ve minnetle yad eden Erdoğan, “Vatan için, bayrak için, istiklal ve istikbalimiz için toprağa düşen yiğitlerin aziz ruhları şad olsun. Kıbrıs Türkü'nün varlığı, hakları ve hürriyeti için cesaretle savaşan gazilerimizin ellerinden öpüyor, her birine şükranlarımı sunuyor, Rabbimden sağlıklı, hayırlı ve bereketli ömürler diliyorum” diye konuştu.
Kıbrıs Barış Harekatı'nın mimarları olan dönemin başbakanı Bülent Ecevit'i, Başbakan Yardımcısı Profesör Doktor Necmettin Erbakan'ı, son nefesine kadar Kıbrıs davası için mücadele eden Alparslan Türkeş ve diğer devlet ve siyaset adamlarını da rahmetle anan Erdoğan şöyle devam etti:
“Kıbrıs Türklerinin egemenlik ve özgürlük mücadelesinin önderlerine merhum Doktor Fazıl Küçük ve merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a Allah'tan rahmet diliyorum. Kuzey Kıbrıs'ın hürriyeti için ‘Allah Allah’ nidaları ile omuz omuza çarpışan, kanları kanlarına karışan Mehmetçikleri ve mücahitleri de burada bir kez daha kemali edeple yad ediyorum”
“İKTİDAR MUHALEFET AYRIMI OLMADAN BUGÜN BURADA BULUNMAMIZ TÜRKİYE'NİN VE TÜRK MİLLETİNİN KIBRIS DAVASINA VERDİĞİ ÖNEMİN GÖSTERGESİDİR”
Bugün tıpkı yarım asır önceki gibi “tek yürek, tek bilek” olunduğuna vurgu yapan Erdoğan, “Anavatan Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak sırt sırtayız” diye konuştu.
Sözlerine “İktidar muhalefet ayrımı olmadan bugün burada bulunmamız Türkiye'nin ve Türk milletinin Kıbrıs davasına verdiği önemin göstergesidir” diyerek devam eden Erdoğan şöyle devam etti:
“Kuzey Kıbrıs bizim göz bebeğimizdir. Canımızdan bir parçadır. Burası bize sadece şehitlerimizin değil Aynı zamanda Hazreti Osman'ın sahabenin bu toprakları fetheden kahraman ecdadımızın da emanetidir. Varlıklarıyla Kıbrıs Türkü'ne cesaret aşılayan ortak gururumuzu paylaşan, 85 milyonun sizlerin yanında olduğunu haykıran tüm siyasetçilere, siyasi partilerimizin genel başkanlarına da hassaten teşekkür ediyorum. Milli meselelerde ortaya koyduğumuz ortak dayanışma tablosunu inşallah güçlendirerek devam ettireceğiz. Rabbim birlik ve beraberliğimizi daim eylesin diyorum”
“BARIŞ HAREKATI'NIN NE İÇİN YAPILDIĞI DAİMA AKILDA TUTULMALI”
Bugün burada sadece kahramanca bir mücadeleyi anmak için değil, aynı zamanda tarihi gerçekleri bir kez daha haykırmak için de bulunduklarını kaydeden Erdoğan, Kıbrıs Barış Harekatı'nın ne için yapıldığını, Türkiye'nin böyle bir kararı ne için aldığını daima akılda tutmak gerektiğini vurguladı.
1963-1974 yıllarının, Kıbrıs Türklerinin adanın yüzde 3'lük bir kısmına hapsedildiği, kan, gözyaşı, zulümle dolu bir dönem olduğunu ifade eden Erdoğan şöyle devam etti:
“Kıbrıs Türk halkı hem kurucusu ve ortağı olduğu devletten dışlanıyor hem de eli kanlı EOKA’nın insanlık dışı baskı ve saldırılarına maruz kalıyordu. Adaya konuşlandırılan Birleşmiş Milletler Barış Gücü bile bu cinnet furyasını durduramadı, katliamın önüne geçemedi. 1974 yılına gelindiğinde Kıbrıs Türkü'nün varlığına kasteden insanlık dışı saldırılar zirveye ulaşmıştı. Tam 50 yıl önce bugün, kahraman Mehmetçik Kıbrıs Türkü'nün istiklaline vurulmak istenen hançeri sökmek üzere tarihi bir adım attı”
“20 TEMMUZ 1974 ANAVATAN VE GARANTÖR ÜLKE OLARAK ULUSLARARASI ANLAŞMALARDAN KAYNAKLANAN HAK VE YÜKÜMLÜLÜKLERİMİZ İLE TARİHİN OMUZLARIMIZA YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLA HAREKETE GEÇTİĞİMİZ TARİHTİR”
Konuşmasına “20 Temmuz 1974 Anavatan ve garantör ülke olarak uluslararası anlaşmalardan kaynaklanan hak ve yükümlülüklerimiz ile tarihin omuzlarımıza yüklediği sorumlulukla harekete geçtiğimiz tarihtir” diyerek devam eden Erdoğan, devamında şunları kaydetti:
“İnsan olmak, vicdan sahibi olmak bize ne sorumluluk yüklüyorsa Türkiye olarak bu sorumluluğun gereğini yerine getirdik. O gün tüm dünyaya Kıbrıs türkünün yalnız olmadığını ve asla yalnız bırakılmayacağını gösterdik. Ateşe verilen ekin tarlalarına gül bahçesine girer gibi paraşütle indirme yapan Mehmetçiğimiz, mayın döşenmiş sularda Barbaros misali ilerleyen denizci leventlerimiz, cesaretlerini bir kez daha tarihe kazımıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı, Kıbrıs Türk'ünü zulümden kurtararak özgürlük ve refaha kavuşturmuş, geleceğe güvenle bakmasını sağlamıştır. Doktor Fazıl Küçük o tarihi günü şöyle anlatıyor: ‘20 Temmuz sabahı doğan güneş Kıbrıs Türkünün 11 yıllık karanlığını silip götürmüş, özgürlüğü getirmiştir’. Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ise ‘20 Temmuz ömrümün en mutlu günü’ diyerek yaşadığı duygu selini ifade ediyor”
O gün burada hangi coşku, sevinç ve gurur hakimse bugün Türkiye'de aynı bayram havasının hâkim olduğunu ifade eden Erdoğan, “Bugün de bayram olarak kutladığımız 20 Temmuz'u Kıbrıs, Türk halkının barış ve istikrar, özveri ve idealler doğrultusunda egemenlik haklarının ve eşit statüsünün korunmasının sembolü olarak görüyoruz” dedi.
“ADANIN GÜNEYİ’NDE KENDİNİ KIBRIS ADASININ TEK HÂKİMİ OLARAK GÖREN ŞIMARIK BİR ZİHNİYET VAR”
Öte yandan adanın güneyinde kendini Kıbrıs adasının tek hâkimi olarak gören şımarık bir zihniyet olduğunu kaydeden Erdoğan şöyle devam etti:
“Öyle bir vahametle karşı karşıyayız ki, eski Rum lider EOKA teröristlerini anma törenlerine katılıyor. Kıbrıs Türk'ü kardeşlerimiz Güneye geçtiklerinde saldırıya uğruyor, tutuklanıyor. Güneydeki camiler kundaklanıyor, Rumlar Kıbrıs Türkü ile siyasi gücü ve adanın doğal kaynakları da dahil ekonomik refahı paylaşma niyetlerinin olmadığını açıkça ortaya koyuyor”
Konuşmasında Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias’ın yaptığı açıklamalara da işaret eden Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’le yurt dışında bir araya geldiklerinde aralarında geçen diyaloğu anımsattı. Bu görüşmede Miçotakis’e “20 Temmuz'da biz Kuzey Kıbrıs'tayız. Duydum ki sen de Güneydesin. Herhalde oradan Dendias gibi bizlere sataşma yapmazsın” dediğini ifade eden Erdoğan, Miçotakis’in kendisine böyle bir şey düşünmediğini söylediğini aktardı. “Böyle bir şey düşünmüyorsan mesele yok dedik.. Yola devam” diyen Erdoğan, bölgede devam eden çatışmalar karşısında tüm adanın güvenliğini tehdit etme riski olan son derece sorumsuz adımlar atıldığını belirtti.
“AYNI SUDA İKİ KEZ YIKANILMAZ, ADADAKİ GERÇEKLERİ GÖRMEZDEN GELEREK HİÇBİR YERE VARILMAZ. KIBRIS'TA FEDERAL BİR ÇÖZÜMÜN MÜMKÜN OLMADIĞINA İNANIYORUZ”
Konuşmasına “Kardeşlerim, aynı suda iki kez yıkanılmaz, adadaki gerçekleri görmezden gelerek hiçbir yere varılmaz. Kıbrıs'ta federal bir çözümün mümkün olmadığına inanıyoruz” diyerek devam eden Erdoğan, ‘müzakerelere yıllar önce İsviçre'de bıraktığımız yerden devam edelim’ demenin kimseye faydası olmadığını kaydetti.
“Biz müzakereye, görüşmeye, Kıbrıs'ta kalıcı barışı ve çözümü sağlamaya hazırız. Çözüm yolunda uzatılan hiçbir eli havada da bırakmayız” diyen Erdoğan bu konudaki niyetlerin tarih boyunca defalarca ortaya konduğunu vurguladı.
“TATAR'IN 2021 NİSAN AYINDA CENEVRE'DE YAPILAN TOPLANTIDA ORTAYA KOYDUĞU İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM VİZYONU ÇOK KIYMETLİDİR”
Bugüne kadar çözümü samimiyetle isteyen, bunun için fedakarlıkta bulunan, risk alan, irade sergileyen tarafın Kıbrıs Türkü ve Türkiye olduğunu dile getiren Erdoğan, “Cumhurbaşkanı Sayın Tatar'ın 2021 Nisan ayında Cenevre'de yapılan toplantıda ortaya koyduğu iki devletli çözüm vizyonu çok kıymetlidir” dedi.
“GARANTÖR ÜLKELERİNİN LİDERLERİNİN HER İKİ DEVLETİ DE BERABERCE ZİYARET EDECEKLERİ GÜNLERİ DE GÖRECEĞİMİZİ ÜMİT EDİYORUM”
Kıbrıs Türk tarafının Rum tarafıyla, her alanda eşit olarak müzakere masasına oturması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “O yüzden çözüm istiyorsanız Kıbrıs Türk'ünün müktesep haklarını tescil edin diyoruz. Garantör ülkelerin liderlerinin her iki devleti de beraberce ziyaret edecekleri günleri de göreceğimizi ümit ediyorum. Bu içten temennimi NATO Washington Zirvesi’nde görüştüğüm Yunanistan Başbakanı Sayın Miçotakis'e de bizzat söyledim. Türkiye ile Yunanistan arasındaki diyalog zemininin güçlendirilmesi, Kıbrıs meselesinin çözümüne de şüphesiz katkı yapacaktır”
“ULUSLARARASI ALANINDA ETKİN İÇ HUKUK YOLU OLARAK TANINMIŞ OLAN TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU, ADADA MÜLKİYET KONUSUNDA ÇÖZÜMÜN YEGANE ADRESİDİR”
Uluslararası alanında etkin iç hukuk yolu olarak tanınmış olan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun adada mülkiyet konusunda çözümün yegane adresi olduğunu vurgulayan Erdoğan bunun dışında başka yollara girişenlerin, Kıbrıs Türkünü baskı altına alarak hedeflerine ulaşacağını zannedenlerin büyük bir yanılgı içinde olduğunu ifade etti.
“Ne biz oldu bittilere müsaade ederiz, ne de Kıbrıs Türk halkı tehditlere boyun eğer” diyen Erdoğan adanın kadim ve asli unsuru Kıbrıs Türklerinin yok sayılmasının mümkün olmadığını belirtti.
“KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'NİN TANINMASI VE İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜMÜN HAYATA GEÇMESİNE YÖNELİK GAYRETLERİMİZİ KARARLILIKLA SÜRDÜRÜYORUZ”
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması ve iki devletli çözümün hayata geçmesine yönelik gayretlerin kararlılıkla sürdürüldüğünü söyleyen Erdoğan, “Şuşa'da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı Gayri Resmi Zirvesi’ne Cumhurbaşkanı Sayın Tatar'ın iştiraki, bunun en son örneği oldu. Bu süreçte sergilediği dirayetli diler için Azerbaycan Cumhurbaşkanı kardeşim Sayın Aliyev'e de buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Kıbrıs Türk'ünün haksız ve hukuksuz şekilde maruz bırakıldığı izolasyonun kırılması, ambargonun kaldırılması için çabalarımız daha da artacak” şeklinde konuştu.
“ŞEHİTLERİMİZİN KANLARI ÜZERİNDE KURULAN KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ'NİN GÜÇLÜ, MÜREFFEH, İTİBARLI BİR DEVLET HALİNE GELMESİ İÇİN DESTEĞİMİZ BAKİDİR”
Konuşmasına “Şehitlerimizin kanları üzerinde kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin güçlü, müreffeh, itibarlı bir devlet haline gelmesi için desteğimiz bakidir” sözleriyle devam eden Erdoğan 2024 İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması’nda yer alan bütün hususların süratle uygulanması için gereken desteği verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini ifade etti.
Belediyeler ve resmi kurumlar ile geniş bir yelpazede pek çok projeyi Kuzey Kıbrıs'ın dört bir yanında hayata geçirdiklerini dile getiren Erdoğan, “Ulaştırmadan tarım ve sulamaya, turizmden güvenliğe, konuttan afetlere, hazırlığa kadar her alanda Kıbrıs Türk halkının yanındayız ve destekçisiyiz” dedi.
“KKTC VATANDAŞI ÖĞRENCİLER KATKI PAYI VE ÖĞRENİM ÜCRETİ BAKIMINDAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞI ÖĞRENCİLERLE AYNI ESASLARA TABİ OLACAK”
Temmuz ayı itibariyla artık Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerin katkı payı ve öğrenim ücreti bakımından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı öğrencilerle aynı esaslara tabi olacağını da açıklayan Erdoğan, “Türkiye olarak Kıbrıslı kardeşlerimizle ekmeğimizi de, suyumuzu da, geleceğimizi de paylaşmaya devam edeceğiz. Elli yıl önce bu topraklarda tesis ettiğimiz barış ve huzur ortamını inşallah muhafaza edecek bunun zedelenmesine izin vermeyeceğiz” şeklide konuştu.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 50’nci yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarında yapılan
CUMHURBAŞKANI TATAR: “DÜNYADA HAK ETTİĞİMİZ YERİ ER GEÇ BİR GÜN MUTLAKA ALACAK, HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtmak, ekonomisini güçlendirmek, refahını artırmak için Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle canla başla çalıştıklarını belirtti.
ARKADA DEVAM
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 50’nci yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarında yapılan
CUMHURBAŞKANI TATAR: “DÜNYADA HAK ETTİĞİMİZ YERİ ER GEÇ BİR GÜN MUTLAKA ALACAK, HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtmak, ekonomisini güçlendirmek, refahını artırmak için Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle canla başla çalıştıklarını belirtti.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 50’nci yıl dönümü dolayısıyla Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarında tören yapıldı.
Törende bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Sizleri en içten duygularımla selamlıyorum. Kıbrıs Türk Halkı’nın özgürlüğüne kavuştuğu 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı’nın 50. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutlamanın sevinci ve mutluluğunu yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Rum liderliği, Kıbrıs Türklerini 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoruyla dışlayarak bu Cumhuriyeti Enosis’e bir sıçrama tahtası olarak kullanmaya kalkmıştır” dedi.
Tatar, “21 Aralık 1963’de Kıbrıs Türklerini imha Planı olan Akritas planını Kanlı Noel’le acımasızca uygulamaya koyan Rumlar, 103 köyümüzü yakmış, yıkmış halkımızı yerinden yurdundan göç etmek zorunda bırakmıştır.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasına şöyle devam etti:
“Vefakâr ve cefakâr halkımız, 11 yıl boyunca en zor koşullarda göçmen çadırlarında yaşamış, açlığa ve yoksulluğa itilmiş, boyun eğmemiş, esir olmamış; başı dik, mücadele ederek Türklüğün onur ve şerefini çiğnetmemiştir.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 186 sayılı 4 Mart 1964 tarihli kararı ile 60 yıl önce yaratılan statüko sayesinde Rum liderliği haksız, hukuksuz ve talihsiz bir şekilde Adanın tek hükümeti olarak hala daha kabul görmektedir.
1963 Kanlı Noel saldırıları ile başlayan çatışma ve katliamlar Erenköy ve Geçitkale dahil Kıbrıs’ın çeşitli bölgelerinde 1974 yılına kadar devam etmiştir.
Erenköy Şehidi Milli Şairimiz Süleyman Uluçamgil;
Ne çıkar aramızda Akdeniz varsa,
Ne fark var aramızda,
Hep aynı sınırlarda sıvanmışız,
Kimimiz “ölürken” diyoruz Kimimiz “ölürkana”
dizeleriyle Anadolu ve Kıbrıs Türklerinin ortak mücadelesini dile getirmiştir. Şehit Şairimiz Uluçamgil’i bu vesileyle rahmet ve minnetle anıyorum.
Rum-Yunan ikilisi 1963-1974 yılları arasında bir taraftan katliamlar yaparken diğer yandan da Adayı Yunanistan’a ne zaman bağlanacağının hesabını yapmaya devam ediyordu.
Nitekim, Yunanistan’daki askeri cunta yönetimi ile EOKA milisleri, 15 Temmuz 1974 darbesiyle “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti’ni” ilan ederken ana hedefleri halkımızı yok edip Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak etmekti. Bu süreçte Halkımızın gözü Toroslarda, kulağı da Ankara’daydı.
15 Temmuz darbesinden sonraki günler sanki de aylara bedeldi. Garantör ülke Anavatan Türkiye’nin Başbakanı Ecevit, önce 18 Temmuz günü Garantör ülke İngiltere’ye giderek İngiliz Başbakanı Callahan ile istişare etmiş, ardından Amerika Birleşik Devletleri Özel Temsilcisi Cyrus Vance ise acilen Atina ve Ankara’ya gönderilmişti. Ecevit, Cyrus Vance’e, ‘ülkenize dönmek istiyorsanız acele edin, çünkü biraz sonra havalimanları kapanacak. Türk Silahlı Kuvvetleri şu anda Kıbrıs açıklarında’’ uyarısında bulunmuştu.
Kıbrıs’ta ise silah sesleri susmuş ne Türk tarafında ne de Rum tarafında çıt çıkmıyordu. Yunan Birlikleri ile Eoka B, Atina’dan Cunta’nın talimatlarını bekleye dursun, Türk Havva Kuvvetlerine ait Türk Jetlerinin gökleri yırtıp Kıbrıs Semalarında yankılanacak sesi Kuzey’den gelmek üzereydi. Kıbrıs Türk Halkının artık tahammülü kalmamıştı.
Anavatan Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974 sabahı Barış Harekâtını gerçekleştirme kararı almıştı.
20 Temmuz 1974 sabahı Türk askeri Girne sahillerine ayak basarken, paraşütlerle de gökten yağmur gibi toprağa iniyordu. O gün, halkımız ve Mücahitlerimiz büyük bir özlemle Mehmetçikle kucaklaşırken sevinç gözyaşları hala hafızalarımızdan silinmemiştir.
Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Raif Denktaş’ın yakmış oldukları meşaleler yolumuzu aydınlatırken, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri de yolumuzu çizmiştir.
Bu yol özgürlük, bağımsızlık ve hürriyet yoludur.
Ne diyor İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy?
Hakkıdır, hakka tapan milletimin istiklal.
Dünyada hak ettiğimiz yeri er geç bir gün mutlaka alacak, hedeflerimize ulaşacağız.”
Cumhurbaşkanı Tatar, “Türk tarafı olarak müzakere süreçlerinde uluslararası çözüm önerilerine her zaman samimi, olumlu ve yapıcı bir tutum gösterdik. Amacımız, Kıbrıs’ın ve bölgenin yararına olacak, adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir anlaşmaya ulaşmaktı. Ama ne var ki, değişmeyen Rum zihniyetinin hâkimiyetçi ve dayatmacı tutumu tüm müzakere süreçlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olmuştur” açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Rum tarafı hala daha federal çözüm adı altında Kıbrıs Türkü’nün azınlık pozisyonunda olacağı ve Avrupa Birliği içerisinde üniter bir yapıya dönüştüreceği çözümde ısrar etmektedir. Bu çözüm şekliyle de Türkiye’nin garantörlüğünün ve müdahale hakkının kaldırılmasını, Türk askerinin Kıbrıs’tan uzaklaştırılması talebiyle, devletimiz ile egemenliğimizi yok etme hedeflerini kabul etmemiz asla mümkün değildir” ifadelerini kullandı.
“Halkımıza 60 yıldır uygulanan insanlık dışı ambargoların savunulacak hiçbir yanı yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasının devamında ise şunları kaydetti:
“Kıbrıs Türkeri’ne uygulanmakta olan ambargolar ve izolasyonlar günümüz dünyasında asla kabul edilebilir değildir. Annan Planı sonrasında 1 Mayıs 2004 tarihinde Rum tarafının tek yanlı, haksız yere Kıbrıs sorununa çözüm bulunmadan Avrupa Birliği ilkelerine ters düşülerek üyeliğe alınması Kıbrıs sorununun çok daha karmaşık hale gelmesine neden olmuştur.
Avrupa Birliği güvencesini arkasında hisseden Kıbrıs Rum Kesimi hiçbir antlaşmaya yanaşmamakta, Kıbrıs Türkleri’ni Kıbrıs adasında bir azınlık haline getirmek ve kendine muhtaç etmek amacı ile sürekli farklı söylemler üreterek zamana oynamaktadır.
60 yıldır çözüm bulmak adına geçirilen boşa zaman, Annan planı süreci ve Crans Montana’da yaşananlar, artık yerini 2021 yılında Cenevre’de ilk kez gündeme getirdiğimiz yeni siyasetimize bırakmıştır. Beklentimiz, Egemen Eşit ve Eşit Uluslararası Statü temelinde Kıbrıs Türk Halkının pozisyonunun teyit edilmesidir.
Cenevre zirvesinin ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres tarafından yapılan tespit çok netti. Sayın Guterres, bir sürecin başlamasına yönelik olarak iki taraf arasında ortak zeminin bulunmadığını ortaya koymuş ve değişik fikirlerle gelinmelidir demiştir. Sayın Guterres’in bu söylemi Kıbrıs gerçekleriyle uyum sağlamaktadır.”
“RUM YÖNETİMİ ADAYI TEHLİKEYE ATMAKTADIR”
Cumhurbaşkanı Tatar, “Rum Yönetiminin, bazı ülkelerle anlaşmalar yaparak Güney’i, askeri bir operasyon merkezi haline getirmesi Ada'yı tehlikeye atmaktadır. Rum yönetiminin yaptığı tarihi hatalar Güney Kıbrıs’ı bazı büyük örgütler tarafından hedef haline getirmiştir” dedi.
Tatar, “Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, 16 Temmuz 2024 günü Güney Kıbrıs Rum kesimine yaptığı ziyarette Larnaka yakınındaki Mari’de bir deniz üssü inşa edilmesi konusunda Rum yönetimiyle anlaştıklarını açıklamıştır” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasına şöyle devam etti:
“Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Millî Savunma Bakanlığı’ndan 17 Temmuz 2024 tarihinde yapılan açıklamada da ifade edildiği üzere Kıbrıs Türklerini ve kahraman Türk ordusunu hedef alan Yunanistan Savunma Bakanı Dendias’ın, düzeysiz, yalan ve iftira dolu açıklamasını biz de şiddetle kınıyoruz.
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı ile Kıbrıs Adasında son 50 yıldır sürdürülen barışı bu şekilde tarihi hatalarla bir çatışmaya veya birilerinin hedef tahtası yapmaya kimsenin hakkı yoktur.
Rum tarafının provokatif adımları, üçüncü ülkelerle yaptığı askerî anlaşmalar ve ortak tatbikatlar gerginliğe hizmet etmektedir.”
TÜRK ASKERİNİN VARLIĞININ ÖNEMİ…
Cumhurbaşkanı Tatar, “Uluslararası camia, nasıl ki 1963-74 döneminde Rumların Kıbrıs Türk halkına yönelik saldırılarına seyirci kaldıysa, günümüzde de Gazze’ye yapılan saldırılara da benzer şekilde seyirci kalmaktadır. Hemen yanı başımızda Gazze’de yaşananlar bizlere bir kez daha Kıbrıs’ta Anavatan Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü ile Türk askerinin varlığının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir” dedi.
İLHAM ALİYEV’E TEŞEKKÜR…
Tatar, açıklamasının devamında ise şunları dile getirdi:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı, ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nda gözlemci üye olarak yer alması bizlerin uluslararası alanda kabul edilmesine büyük destek arz etmektedir.
Türk Dünyasının manevi başkenti Şuşa, bilindiği üzere 44 günlük Vatan Muharebesi sonucunda Muzaffer Başkomutan İlham Aliyev liderliğindeki kahraman Azerbaycan ordusu tarafından 8 Kasım 2020 tarihinde işgalden kurtarılarak azad edilmiştir.
5-6 Temmuz 2024 tarihinde Azerbaycan’ın Şuşa kentinde gerçekleşen Türk Devletleri Teşkilatı zirvesine katılmamız ve orada bayrağımızın dalgalanması iki devletli siyasetimizin kabul görmesi bakımından büyük bir başarıdır.
Sayın İlham Aliyev’e bu vesileyle en samimi duygularımla teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Şuşa Zirvesi’nde, Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın, ‘Egemen Eşit ve Eşit Uluslararası Statü’ temelindeki yeni siyasetimize güçlü şekilde destek vermesi nedeniyle kendisine teşekkür ediyorum.
Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinde de ifade edildiği gibi Kıbrıs Türk Halkı, Türk Dünyası’nın ayrılmaz bir parçasıdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk Devletleri ile her alanda ilişki kurmaya hazır bir devlet yapısına sahiptir.
21. Yüzyıl’da tüm siyasi dengeleri derinden etkileyebilme potansiyeline fazlasıyla sahip olan Türk Devletleri Teşkilatı’nın sınırları Doğu Akdeniz’e kadar genişletilerek, en Güneydeki Türk Devleti olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin katılımıyla daha da güçlü hale gelmiştir.
Doğu Akdeniz’de Türk Dünyasının kalesi konumunda olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Mavi Vatandaki ve hava sahasındaki hak ve hukukumuzun korunması için gemilerimizin, iha ve sihalarımızla mücadelemiz sürmektedir.”
TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR
Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederek, açıklamasında şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanı; siz Kıbrıs Türk Halkı’nın hakkının çiğnenerek temsil ettirilmediği Birleşmiş Milletler Platformunda sesimiz, soluğumuz, nefesimiz oldunuz.
77. ve 78. Genel Kurul Toplantılarında milat niteliğindeki konuşmalarınız Kıbrıs Türk Halkı için tarihi anlamda büyük onur ve gurur vesilesidir. Ortaya koyduğunuz güçlü irade münasebetiyle ve her platformda sesimiz olduğunuz için Zat-ı Devletlerine teşekkür ederiz.”
“MÜLKİYET MESELESİNDE ÇARE, TAŞINMAZ MAL KOMİSYONUDUR”
Tatar, “Rum Yönetimi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik izolasyonları daha da yoğunlaştırmıştır. Kısa bir süre önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının hilafına mülkiyet konusunu siyasileştirerek baskı, tehdit ve diğer yöntemlerle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni çökertmeye çalışmaktadır” dedi ve şöyle devam etti:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ekonomik Örgütler Platformu’nun çağırısında da ifade edildiği gibi mülkiyet meselesinde çare, Taşınmaz Mal Komisyonudur.
Yunanistan Başbakanı Mitsotakis kendi ifadeleri ile Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümünü kınamak üzere Güney Kıbrıs’ta bulunuyor. Kıbrıs konusunda kınanması gerekenlerin en başında Yunanistan gelmektedir.
Nitekim Yunan Eski Başbakanlarından Andreas Papandreou “Namlunun Ucundaki Demokrasi” kitabında babası Başbakan Yorgo Papandreou’nun sivil kıyafet giydirilmiş yirmi bin Yunan askerinin tam teçhizatlı olarak 1964 Haziran'ında gizlice Kıbrıs'a çıkarılması emrini verdiğini iftiharla anlatmaktadır.
Türkiye 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’nı başlatarak Yunanistan’daki Cunta yönetimi ile Rumların oluşturduğu EOKA-B’nin 15 Temmuz’da başlattıkları katliama dur demiş, bir iç savaşı sonlandırmıştır.
Merhum Bülent Ecevit’in vurguladığı gibi 20 Temmuz Barış Harekâtı hem Güney Kıbrıs’ta hem de Yunanistan’da barış ve demokrasinin tesis edilmesini sağlamıştır.”
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN DESTEĞİYLE CANLA BAŞLA ÇALIŞIYORUZ”
Tatar, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanıtmak, ekonomisini güçlendirmek, refahını artırmak için Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle canla başla çalışıyoruz.
Çalışmalarımıza ve bizlere her alanda desteğini esirgemeyen Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.” Dedi.
Tatar, açıklamasına şöyle devam etti:
“Ayrıca, Hükümetimizle imzalan İktisadi ve Mali İşbirliği protokolleri çok önem arz etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz ile Başbakan Sayın Ünal Üstel arasında imzalanan 2024 İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü tarihi büyüklüktedir. Tüm bu çaba ve gayretlerin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ekonomik başarıya dönüşmesini temenni eder, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz’a teşekkürlerimi sunarım.
TBMM’DE ALINAN KARARLAR…
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Kıbrıs konusunda alınan iki tarihi karara dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
İlk tezkere; elli yıl önce Kıbrıs Türk Halkının can güvenliğini sağlamak amacıyla garantörlük hakkını kullanarak yapılacak olan 20 Temmuz 1974 tarihli Barış Harekâtı tezkeresidir. İkinci tezkere ise iki gün önce 18 Temmuz 2024 tarihindeki ‘’iki devletli çözüm siyasetimizi destekleyen’’ tezkeredir.
Bu kararı oy birliği ile alan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş nezdinde tüm milletvekillerine şahsım ve Kıbrıs Türk halkı adına teşekkürlerimi ifade eder, en derin sevgi ve saygılarımı sunarım. Bu tezkere, 50. yılını kutlamakta olduğumuz Barış Harekatı’nın yıldönümünde davamıza, bizlere büyük güç ve destek vermiştir.
Barış Harekatı’nın 50’nci yıl dönümünü büyük bir gurur, coşku ve heyecanla kutlarken, özgürlük mücadelemizin Lideri Dr. Fazıl Küçük’ü, Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş’ı, tüm dava arkadaşlarını, Kıbrıs Türkünün haklı mücadelesine büyük katkı sağlamış olan Türk Devlet adamları, Adnan Menderes’i, Fatin Rüştü Zorlu’yu, İsmet İnönü’yü, Süleyman Demirel’i, Bülent Ecevit’i, Necmettin Erbakan’ı ve dönemin Genel Kurmay Başkanı Semih Sancar’ı sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle bu tarihi günde halkımızın bir asırlık direnişini, Mücahitlerimizi ve Gazilerimizi en içten duygularımla selamlarken, her zaman ve her koşulda yanımızda olan Anavatan Türkiye’ye, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’ne şahsım ve Kıbrıs Türk Halkı adına şükranlarımı sunar aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anarım.
20 Temmuz Mutlu Barış Harekatının 50. yıldönümünü kutlarken, 20 Temmuz 1974 sabahı doğan özgürlük güneşinin sonsuza dek parlayacağına ve sönmeyeceğine yürekten inanıyorum.
20 Temmuz karanlıkları aşarak aydınlığa kavuştuğumuz gündür.
20 Temmuz Kıbrıs Türkü’nün yoktan varoluşudur.
20 Temmuz varoluş destanıdır.
20 Temmuz halkımızın küllerinden yeniden doğuşudur.
Bayramımız kutlu olsun.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”